Beykozlu
New member
Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, köşesinde “Hani daima ‘Dövizinizi satın, döviz hesaplarından TL’ye geçin’ deniliyor ya, vatandaş güzel ki bu kelamı dinleyip döviz hesaplarını bozdurmaya koşmuyor” diye yazdı. Aktaş, “O denli bir duruma gelindi ki, her insanın döviz hesabını kapatmak istemesi halinde (pratikte bu biçimde bir durum yaşanmaz doğal ki ama), bırakın herkese döviz bulunamayacak olmasını, döviz bulunabilse bu sefer diğer bir keder başlayacak” dedi.
Aktaş, “bankacılık sisteminde ağustos ortası prestijiyle toplam 260 milyar dolar döviz tevdiat hesabı bulunuyor. Bu fiyatın 145 milyar doları yurtarasında yerleşik gerçek bireylere, yani vatandaşa ilişkin. Kalan 115 milyar dolar da şirketlerin ve yurtharicinde yerleşik olanların ve öteki bölümlerin dövizi” diyerek yazısına şu biçimde devam etti:
“Siyasalların orta ara depreşen bir daveti var:
‘Döviz tutmayın, TL’ye geçin…’
Bir dolarlık olmak kaydıyla sigarasını dövizle yakan ya da burnunu dolara silen marjinaller her vakit çıkmıştır. Onların bir değeri yok.
Çoğunluk bu davetlere kulak veriyor mu, o değerli. her neyse ki vermiyor!
Ya verseydi… Düşünsenize bankalardaki döviz hesabının değil tümü, şu biçimde dörtte biri bozdurulmak istenseydi. Yani son meblağa göre 65 milyar dolar. Bankalar bu kadar dövizi bulup ödeyemezdi.
Bu kadar döviz bulunup ödense bile bu sefer de vatandaş bu dövizi satıp TL’ye geçince kur öylesine süratle aşağı giderdi ki tüm istikrarlar alt üst olurdu.
‘TL’ye dönün’ davetleri da aslına bakarsan vatandaşın umursamayacağı bilindiği için bu biçimdesine rahat lisana getiriliyor. Bu davetler karşılık bulsaydı siyasetçilerden bu çeşit açıklamaları tekrar duyar mıydık sanki…“
Aktaş, “bankacılık sisteminde ağustos ortası prestijiyle toplam 260 milyar dolar döviz tevdiat hesabı bulunuyor. Bu fiyatın 145 milyar doları yurtarasında yerleşik gerçek bireylere, yani vatandaşa ilişkin. Kalan 115 milyar dolar da şirketlerin ve yurtharicinde yerleşik olanların ve öteki bölümlerin dövizi” diyerek yazısına şu biçimde devam etti:
“Siyasalların orta ara depreşen bir daveti var:
‘Döviz tutmayın, TL’ye geçin…’
Bir dolarlık olmak kaydıyla sigarasını dövizle yakan ya da burnunu dolara silen marjinaller her vakit çıkmıştır. Onların bir değeri yok.
Çoğunluk bu davetlere kulak veriyor mu, o değerli. her neyse ki vermiyor!
Ya verseydi… Düşünsenize bankalardaki döviz hesabının değil tümü, şu biçimde dörtte biri bozdurulmak istenseydi. Yani son meblağa göre 65 milyar dolar. Bankalar bu kadar dövizi bulup ödeyemezdi.
Bu kadar döviz bulunup ödense bile bu sefer de vatandaş bu dövizi satıp TL’ye geçince kur öylesine süratle aşağı giderdi ki tüm istikrarlar alt üst olurdu.
‘TL’ye dönün’ davetleri da aslına bakarsan vatandaşın umursamayacağı bilindiği için bu biçimdesine rahat lisana getiriliyor. Bu davetler karşılık bulsaydı siyasetçilerden bu çeşit açıklamaları tekrar duyar mıydık sanki…“