Beykozlu
New member
HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, faiz indirimlerinin doların yükselmesini, bunun da enflasyonu tetiklediğini savunurken, Merkez Bankası Lideri Şahap Kavcıoğlu’nun maddede belirlenmiş görevini sıkıntı etmediğini, “sadece hükümetin ajandasıyla ilgilendiğini” lisana getirdi. Karaca ayrıyeten, yapılan faiz indirimlerini de “müteahhitlere güzellik” olarak nitelendirirken, bedelini orta sınıfın ödeyeceğini söz etti.
Karaca, şu sözleri kullandı:
“Mevcut model, yani başkanlık sisteminden öbür her şeye benzeyen hükümet modeli hiç bir kuruma bağımsızlık ve özerklik vermeyecek biçimde kullanılmaya müsait ve o denli de kullanılıyor.
Yürütme ‘Döviz kuru yüksekliği ihracatçıya yarıyor, işgücünün maliyeti de düşüyor, cari açık kapanıyor oh oh ne ala’ diye vâzediyor, Merkez Bankası da tıpkı telden çalıyor. Çalmasa kasvet olur. Yürütmenin ajandasında müteahhitlere ‘favor’ yapmak var ise, Merkez Bankası Başkanlığı bu uygunluğu şahsen yapmak zorunda. Yapmasa zahmet olur.
Pinyataya döndü, Merkez Bankası Başkanlığı koltuğu. Zira yeni model bu. Ve kârlı çıkan iki küme var: Müteahhitler ve ihracat yapanlar. Geri kalanlar patates. Üstelik bakın burası epeyce kıymetli: Müteahhitlere yapılan bu hoşluğun bedelini de orta sınıf ödeyecek.
Nasıl mı? Şöyle: Faiz indiriminden daha sonra bankalar yeni oranlardan düşük faiz ile konut kredisi verme sonucu aldılar. Daha doğrusu bu biçimde bir karar vermelerine karar verildi. Lakin dikkatinizi çekerim: Kamu bankaları. Münasebet ‘Konut almak isteyen vatandaşı rahatlatmak’ olarak sunuldu. halbuki konut fiyatları aslına bakarsan yüksekti, indirim sözü duyulur duyulmaz fiyatlar daha da fırladı. Bu konut meblağlarına bakıp mesken almaya yeltenen bireyler fakirler değil, alt gelir kümesi değil, orta sınıf değil. Bildiğiniz ortanın üstü olan sınıf bu. Kamu bankaları düşük faizli kredi verdikleri için ziyan edecekler. İki kez iki dört. Kamu bankaları ziyan ettiğinde onların ziyanını kim finanse edecek? elbette kamu kaynakları. Bildiniz: Vergilerimiz.”
Karaca, şu sözleri kullandı:
“Mevcut model, yani başkanlık sisteminden öbür her şeye benzeyen hükümet modeli hiç bir kuruma bağımsızlık ve özerklik vermeyecek biçimde kullanılmaya müsait ve o denli de kullanılıyor.
Yürütme ‘Döviz kuru yüksekliği ihracatçıya yarıyor, işgücünün maliyeti de düşüyor, cari açık kapanıyor oh oh ne ala’ diye vâzediyor, Merkez Bankası da tıpkı telden çalıyor. Çalmasa kasvet olur. Yürütmenin ajandasında müteahhitlere ‘favor’ yapmak var ise, Merkez Bankası Başkanlığı bu uygunluğu şahsen yapmak zorunda. Yapmasa zahmet olur.
Pinyataya döndü, Merkez Bankası Başkanlığı koltuğu. Zira yeni model bu. Ve kârlı çıkan iki küme var: Müteahhitler ve ihracat yapanlar. Geri kalanlar patates. Üstelik bakın burası epeyce kıymetli: Müteahhitlere yapılan bu hoşluğun bedelini de orta sınıf ödeyecek.
Nasıl mı? Şöyle: Faiz indiriminden daha sonra bankalar yeni oranlardan düşük faiz ile konut kredisi verme sonucu aldılar. Daha doğrusu bu biçimde bir karar vermelerine karar verildi. Lakin dikkatinizi çekerim: Kamu bankaları. Münasebet ‘Konut almak isteyen vatandaşı rahatlatmak’ olarak sunuldu. halbuki konut fiyatları aslına bakarsan yüksekti, indirim sözü duyulur duyulmaz fiyatlar daha da fırladı. Bu konut meblağlarına bakıp mesken almaya yeltenen bireyler fakirler değil, alt gelir kümesi değil, orta sınıf değil. Bildiğiniz ortanın üstü olan sınıf bu. Kamu bankaları düşük faizli kredi verdikleri için ziyan edecekler. İki kez iki dört. Kamu bankaları ziyan ettiğinde onların ziyanını kim finanse edecek? elbette kamu kaynakları. Bildiniz: Vergilerimiz.”