Sarp
New member
Enver Paşa Bektaşi miymiş, yoksa kahve falında mı öyle çıkmış?
Selam forum ahalisi!
Şimdi size öyle bir soru getirdim ki, kahve falına bakar gibi tarihe bakıyoruz resmen: “Enver Paşa Bektaşi miydi?” Yani bu soru, hem tarih hem de mizah açısından sonsuz tartışma alanı açıyor. Bir yanda “stratejik düşünen erkek tayfa” var; hemen haritaları açıp “Paşa şu cephedeydi, şu tarikata gitmişti, kesin şu görüşteydi” diyorlar. Öte yanda “empatik yaklaşan kadın tayfa” var; onlar da diyor ki “Yahu adamın kalbine bakın, niyeti temizmiş, belki de sadece semaverin başında muhabbet etmeyi seviyordu.”
Erkeklerin Stratejik Yöntemi: Taktiksel Tasavvuf!
Erkek forumdaşlar konuya girince olay bir anda askeri haritaya dönüyor.
“Arkadaşlar, Enver Paşa’nın Bektaşi olma olasılığı 1915 yılı itibariyle yüzde 37.8’dir,” diyenler var!
Birisi “Kaynak?” diyor, diğeri “Ruh halim kaynak!” diye cevap veriyor.
Hemen biri gelir: “Bak şimdi, Enver Paşa Balkan kökenliydi, Bektaşilik Balkanlarda yaygındı. Stratejik olarak tarikata yakın olabilir.”
Sanki paşa tarikatı bir askeri ittifak gibi değerlendirmiş:
“Efendiler, sabah Bektaşi tekkesine gideceğiz, akşam Mevlevihane’ye manevra var!”
Ama kabul edelim, erkeklerin bu analitik hali eğlenceli. Çünkü tarihi olguları bile Excel tablosuna çevirme potansiyelleri var.
“Bektaşi = X, Enver = Y, o zaman X + Y = Z tarikat formülü.”
Bir de sonuna mutlaka “bence” yazarak sorumluluğu tarihe bırakırlar.
Kadınların Empatik Yaklaşımı: Paşa’nın Kalbine Yolculuk
Kadın forumdaşlar olaya girince tablo tamamen değişiyor.
“Ya şimdi düşünsenize, Enver Paşa genç yaşta ülke kurtarmaya çalışmış, romantik bir idealistti. Belki de Bektaşiliği düşünsel olarak seviyordu.”
Bir diğeri: “Bence o dönemde ruhunu rahatlatmak için Bektaşi dergâhına uğramıştır, kim uğramadı ki o dönemde?”
Bir başkası: “Ben olsam o kadar stresle ben de nefes terapisine giderdim, Bektaşi tekkesi o dönemin meditasyon merkezi gibiydi.”
Bu noktada, erkek forumdaşlardan biri hemen atlıyor:
“Hanımefendi, Bektaşilik öyle nefes terapisi değildir, bir yaşam biçimidir!”
Kadın: “Ya tamam da sonuçta insan kafa dinliyor, değil mi?”
Ve işte tartışma alevlenir.
Forum Klasiği: Kaynak İsteyenler ve Komplo Sevenler
Bir de şu grup var ki, her forumun olmazsa olmazıdır: “Kaynak?”cılar ve “komplo”cular.
“Ben geçenlerde YouTube’da bir video izledim, orada dediler ki Enver Paşa gizli Bektaşiymiş!”
Altına hemen biri yazar: “O video 480p, güvenilmez.”
Bir diğeri: “Benim dedem Bektaşi’ydi, o bile bilmiyordu Enver’in Bektaşi olduğunu, siz nereden biliyorsunuz?”
Sonra konu bir şekilde “Enver Paşa’nın aslında Mars’a gittiği” teorisine kadar gider.
Bir kullanıcı “benim kuzenin komşusu, Paşa’nın torununun arkadaşı” diye girer, hepimiz inanırız.
Çünkü forumda “duyum” her zaman gerçeğin 2-0 önündedir.
Bektaşilik mi, Yoksa Felsefi Bir Tutum mu?
Şimdi işin aslına dönersek, Enver Paşa’nın Bektaşi olup olmadığı tarihen kesin bir bilgi değil.
Ama Bektaşi kültürüne sempati duyması gayet olası.
Çünkü Bektaşilik dediğin; “güleryüzlü, içten, sorgulayan ve biraz da kahkahayla düşünen” bir anlayıştır.
Yani düşünsenize, bir yanda Osmanlı bürokrasisinin kasvetli toplantıları, diğer yanda Bektaşi dergâhında “gel bir nefes al” muhabbeti.
Hangisini seçersiniz?
Forumun %70’i “dergâh” der, eminim.
Belki de Enver Paşa o dergâhlarda bir fincan kahve içmiş, bir nefes dinlemiş, sonra cepheye dönmüştür.
Ama Bektaşi olmak illa dergâh kaydına geçmek değil ki!
Ruhun mizahi, düşüncen sorgulayıcıysa, gönlün paylaşmayı biliyorsa — işte o zaman Bektaşisin zaten.
Strateji + Empati = Tarihi Mizah Formülü
Forumda en güzel şey, erkeklerin stratejisiyle kadınların empatisinin birleştiği an.
Biri “Paşa 1917’de neredeydi?” derken, diğeri “Paşa o sırada ne hissediyordu acaba?” diye soruyor.
İşte o zaman tarih canlanıyor.
Birisi askeri harita açarken, öteki çay demliyor.
Sonunda herkes “Bir fincan kahve daha, tarih konuşuyoruz!” diyor.
Ve fark ediyoruz ki, biz sadece “Enver Paşa Bektaşi miydi?” sorusunu tartışmıyoruz;
aslında “Biz bu dünyada nasıl anlam arıyoruz?”u konuşuyoruz.
Erkekler stratejiyle, kadınlar sezgiyle, hepimiz kahkahayla.
Forumdaşlara Soru: Sizce Paşa Bektaşi miydi, Yoksa Mizahın Kendisi mi?
Benim şahsi görüşüm: Enver Paşa olmasa bile, mizahın kendisi kesin Bektaşi.
Çünkü Bektaşilikte bir kural vardır: “Gülmeden hakikate varılmaz.”
O yüzden diyorum ki, belki de Paşa o gülüşün içindeydi.
Belki de bugün biz onun hakkında gülerek konuşabiliyorsak, en doğru yolu o çoktan bulmuştur.
Şimdi top sizde sevgili forumdaşlar!
Kimisi “Paşa gizli Bektaşi idi” diyecek, kimisi “yok ya adam askerdi, vakti mi vardı” diyecek.
Ama birimiz mutlaka “Belki de hepimiz biraz Bektaşiyiz!” dersek, işte o zaman konu tamamlanmış olur.
Çayınızı alın, yorumlara gelin,
Bakalım bu forumdan nasıl bir tasavvuf çıkacak!

Selam forum ahalisi!

Şimdi size öyle bir soru getirdim ki, kahve falına bakar gibi tarihe bakıyoruz resmen: “Enver Paşa Bektaşi miydi?” Yani bu soru, hem tarih hem de mizah açısından sonsuz tartışma alanı açıyor. Bir yanda “stratejik düşünen erkek tayfa” var; hemen haritaları açıp “Paşa şu cephedeydi, şu tarikata gitmişti, kesin şu görüşteydi” diyorlar. Öte yanda “empatik yaklaşan kadın tayfa” var; onlar da diyor ki “Yahu adamın kalbine bakın, niyeti temizmiş, belki de sadece semaverin başında muhabbet etmeyi seviyordu.”

Erkeklerin Stratejik Yöntemi: Taktiksel Tasavvuf!
Erkek forumdaşlar konuya girince olay bir anda askeri haritaya dönüyor.
“Arkadaşlar, Enver Paşa’nın Bektaşi olma olasılığı 1915 yılı itibariyle yüzde 37.8’dir,” diyenler var!
Birisi “Kaynak?” diyor, diğeri “Ruh halim kaynak!” diye cevap veriyor.
Hemen biri gelir: “Bak şimdi, Enver Paşa Balkan kökenliydi, Bektaşilik Balkanlarda yaygındı. Stratejik olarak tarikata yakın olabilir.”
Sanki paşa tarikatı bir askeri ittifak gibi değerlendirmiş:
“Efendiler, sabah Bektaşi tekkesine gideceğiz, akşam Mevlevihane’ye manevra var!”
Ama kabul edelim, erkeklerin bu analitik hali eğlenceli. Çünkü tarihi olguları bile Excel tablosuna çevirme potansiyelleri var.
“Bektaşi = X, Enver = Y, o zaman X + Y = Z tarikat formülü.”
Bir de sonuna mutlaka “bence” yazarak sorumluluğu tarihe bırakırlar.
Kadınların Empatik Yaklaşımı: Paşa’nın Kalbine Yolculuk
Kadın forumdaşlar olaya girince tablo tamamen değişiyor.
“Ya şimdi düşünsenize, Enver Paşa genç yaşta ülke kurtarmaya çalışmış, romantik bir idealistti. Belki de Bektaşiliği düşünsel olarak seviyordu.”
Bir diğeri: “Bence o dönemde ruhunu rahatlatmak için Bektaşi dergâhına uğramıştır, kim uğramadı ki o dönemde?”
Bir başkası: “Ben olsam o kadar stresle ben de nefes terapisine giderdim, Bektaşi tekkesi o dönemin meditasyon merkezi gibiydi.”
Bu noktada, erkek forumdaşlardan biri hemen atlıyor:
“Hanımefendi, Bektaşilik öyle nefes terapisi değildir, bir yaşam biçimidir!”
Kadın: “Ya tamam da sonuçta insan kafa dinliyor, değil mi?”
Ve işte tartışma alevlenir.
Forum Klasiği: Kaynak İsteyenler ve Komplo Sevenler
Bir de şu grup var ki, her forumun olmazsa olmazıdır: “Kaynak?”cılar ve “komplo”cular.
“Ben geçenlerde YouTube’da bir video izledim, orada dediler ki Enver Paşa gizli Bektaşiymiş!”
Altına hemen biri yazar: “O video 480p, güvenilmez.”
Bir diğeri: “Benim dedem Bektaşi’ydi, o bile bilmiyordu Enver’in Bektaşi olduğunu, siz nereden biliyorsunuz?”
Sonra konu bir şekilde “Enver Paşa’nın aslında Mars’a gittiği” teorisine kadar gider.
Bir kullanıcı “benim kuzenin komşusu, Paşa’nın torununun arkadaşı” diye girer, hepimiz inanırız.
Çünkü forumda “duyum” her zaman gerçeğin 2-0 önündedir.
Bektaşilik mi, Yoksa Felsefi Bir Tutum mu?
Şimdi işin aslına dönersek, Enver Paşa’nın Bektaşi olup olmadığı tarihen kesin bir bilgi değil.
Ama Bektaşi kültürüne sempati duyması gayet olası.
Çünkü Bektaşilik dediğin; “güleryüzlü, içten, sorgulayan ve biraz da kahkahayla düşünen” bir anlayıştır.
Yani düşünsenize, bir yanda Osmanlı bürokrasisinin kasvetli toplantıları, diğer yanda Bektaşi dergâhında “gel bir nefes al” muhabbeti.
Hangisini seçersiniz?
Forumun %70’i “dergâh” der, eminim.
Belki de Enver Paşa o dergâhlarda bir fincan kahve içmiş, bir nefes dinlemiş, sonra cepheye dönmüştür.
Ama Bektaşi olmak illa dergâh kaydına geçmek değil ki!
Ruhun mizahi, düşüncen sorgulayıcıysa, gönlün paylaşmayı biliyorsa — işte o zaman Bektaşisin zaten.
Strateji + Empati = Tarihi Mizah Formülü
Forumda en güzel şey, erkeklerin stratejisiyle kadınların empatisinin birleştiği an.
Biri “Paşa 1917’de neredeydi?” derken, diğeri “Paşa o sırada ne hissediyordu acaba?” diye soruyor.
İşte o zaman tarih canlanıyor.
Birisi askeri harita açarken, öteki çay demliyor.
Sonunda herkes “Bir fincan kahve daha, tarih konuşuyoruz!” diyor.
Ve fark ediyoruz ki, biz sadece “Enver Paşa Bektaşi miydi?” sorusunu tartışmıyoruz;
aslında “Biz bu dünyada nasıl anlam arıyoruz?”u konuşuyoruz.
Erkekler stratejiyle, kadınlar sezgiyle, hepimiz kahkahayla.
Forumdaşlara Soru: Sizce Paşa Bektaşi miydi, Yoksa Mizahın Kendisi mi?
Benim şahsi görüşüm: Enver Paşa olmasa bile, mizahın kendisi kesin Bektaşi.
Çünkü Bektaşilikte bir kural vardır: “Gülmeden hakikate varılmaz.”
O yüzden diyorum ki, belki de Paşa o gülüşün içindeydi.
Belki de bugün biz onun hakkında gülerek konuşabiliyorsak, en doğru yolu o çoktan bulmuştur.
Şimdi top sizde sevgili forumdaşlar!
Kimisi “Paşa gizli Bektaşi idi” diyecek, kimisi “yok ya adam askerdi, vakti mi vardı” diyecek.
Ama birimiz mutlaka “Belki de hepimiz biraz Bektaşiyiz!” dersek, işte o zaman konu tamamlanmış olur.
Çayınızı alın, yorumlara gelin,
Bakalım bu forumdan nasıl bir tasavvuf çıkacak!

